07 Şubat 2010

ŞIK KİTAPLAR

Başlığı görünce belki içinizden bütün kitaplar güzeldir diyeceksiniz. Öyledir, fakat bazıları tasarımına özen gösterilmiş bir sanat eseri gibi dururlar kitaplığımızın raflarında. Ancak maliyeti fazla olduğu için, Türkiye’deki yayınevleri bu tür kitapları genelde basmak istemez, sadece ünlü bir kaç fotoğraf sanatçısının kitabı ve birkaç tane de ünlü yemek kitabı bu alanda nadide eserler olarak dikkat çekerler.

Gerçekten de ülkemizde hobi ve sanat kitaplarının oranı, genel yayın yelpazesinde küçük bir yer kaplar. Şık kitaplar derken, ilk başta kuşkusuz sanat kitaplarından söz ediyorum. Sanat kitaplarının özellikle de yağlıboya tabloların basımı hem çok zahmetli hem de çok pahalıdır, bu yüzden de iyi kalitede sanat kitapları, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada nisbeten az yayınlanır, bunu kabul etmek zor değil. Fakat bir başka konu var ki, yabancı yazarların renkli ve pahalı baskıları kitap raflarında yerlerini alırken, kendi yazarlarımızın benzer eserleri yayıncılar tarafından aynı ilgiyi görmüyor. Örneğin, ülkemizdeki akademisyenlerden sanat tarihi kitabı siparişinde bulunan yayınevi var mıdır bilmiyorum. Halbuki bu tür eserler, yazarın talebiyle değil, yayınevinin talebiyle oluşur. Bir yayınevi editörü belli bir konuda yayında eksiklik hissettiğinde, örneğin Cumhuriyet dönemi kadın ressamlar konusunda bir kitap olmadığını fark eder ve bunu yazacak, yayına hazırlayacak bir ekip kurar. Ya da Anadolu şarapları konusunda hoş bir kitap bulunmadığını fark eder. Hobi ve sanat kitaplarının oluşum süreçleri roman ve öykü kitaplarından çok farklıdır. Bunların oluşumunda editörün çok daha önemli bir rolü vardır.

Şık kitapların eksikliği diyerek söze başladık, yine de son yıllarda yemek ve hobi kitaplarındaki artışın sevindirici olduğunu eklemek gerekir. Benim özellikle çok hoşuma gidenler arasında Deniz Gürsoy’un “Şarap” “Çikolata” ve en son yayınlanan “Puro” kitapları var. “Puro, Mavi Dumandaki Lezzet” puronun tarihçesiyle başlıyor ve bir dönemin reklam afişleriyle renkli bir yapı kazanıyor. Ayrıca Alfred Hitchcock’tan, Fidel Castro’ya; Winston Churchill’den Demi Moore’a purolu ünlülerin fotoğrafları kitabı süslüyor.

Fotoğraflar, resimler ve çizimlerle zenginleştirilmiş kitaplar elbette sadece yiyecek, içecekle ilgili olanlar değil, gezi kitapları da bu türün sevilenleri arasındadır. Benim en hoşuma gidenler ise yelkencilik ve deniz üzerine hazırlanmış, güzel resimlerle donatılmış kitaplardır. Bunları İngilizce ya da Fransızca bulmak Türkçe bulmaktan ne yazık ki daha kolaydır. İstanbul’daki birçok kitapçıya girdiğinizde de örneğin Kapadokya ya da Ege sahilleri hakkında yayımlanmış en hoş kitaplar Türkçe değil İngilizce olarak çıkar karşısınıza. Kendi sahillerimizi bile bir İngiliz ya da Amerikan yayınevinin bastığı kitapta görmemiz acı vericidir. Bu kitapların Türkçe örnekleri ise genelde tatmin edici olmaz. Aynı şeyi gezi kitapları için de söylemek mümkün, bunlarda da bazen çok kaliteli yazılar bazen de çok nitelikli fotoğraflar olur ama ender olarak her ikisi aynı kitapta buluşurlar. Elime geçen birkaç kitap arasında ya fotoğraflar amatörce, ya gezginlik ya da anlatı. Bu türden kitapların çok iyi olması için belki yöreyi iyi bilen bir rehber, usta bir fotoğrafçı ve aynı ustalıkta bir kalem bir araya gelmelidir. Turist rehberlerinin yazdığı kitaplarda ise, satıcı tonunda gidilen yerler fazla abartıyla, sadece olumlu özellikleriyle ele alınır. Bu türde, her üç öğesiyle tatmin eden kitap sayısı fazla değildir ne yazık ki.

Bir kaç dalda aynı anda uzmanlık gerektiren bu kitapların dışında, bir de derleme kitaplar vardır. Bunların, yukarda bahsettiğim kitaplar kadar masraflı yapımı yoktur fakat benzer şekilde editör elinden geçmeleri gerekir. Bir şairin bir dönemi ya da tüm eserleri; klasiklerden oluşan bir dizi; sevilen bir gazete yazılarının derlenmesi, ortaya hoş kitaplar çıkarır. Genelde bunlar roman ya da öykü kitaplarına nazaran daha albenili, hoş kapaklı, hatta belki ciltli olarak yayınlanır. Buna güzel örneklerden biri Faruk Şüyün’ün “Beklemek ve Ummak” adı altında topladığı denemeleri gösterilebilir. Nazım Hikmet, Dağlarca, Atilla İlhan gibi şairlerden beslenen metinler, yazarın gezilerini, düşüncelerini ve çok özel anılarını kapsıyor. Uzun bir dönemin ürünü olan bu türden derlemeler, aynı bir yazarın ya da şairin derlenmiş eserleri gibi hediye olarak vermeye uygun şık kitaplar kategorisine de girerler.

Son olarak yılbaşı hediyesi olmak için belki biraz geç piyasaya çıktılar ama Alfa yayınlarının “Çikolata” “Kurabiyeler” ve “Kokteyller” kitapları tam anlamıyla göz doldurucuydu. Ayrıca İş Kültür yayınlarından “Çikolatalı ve Kahveli Tarifler,” İnkilap kitabevinden de “Görsel Rehberler 4: Şarap” geçtiğimiz yılın en güzel kitapları arasındaydı. Bu sene biraz daha yaygınlaşmaya başlayan bahçe ve çiçek kitapları da sevindiriciydi. Özellikle çeviri olmayan birkaç tanesinden söz etmek isterim: Nejat Ebcioğlu’nun “Bahçe Çiçekleri” (İş Kültür) Yıldız Demiriz’in “Osmanlı Çiçek Yetiştiriciliği” (Yorum Sanat) ve Gülnar Önay ile Haluk Şahin’in “99 Sayfada Bahçe, Balkon ve Ev Bitkileri” (İş Kültür) kitapları dikkat çekiciydi.

Bunlardan çok farklı ama baskı kalitesiyle öne çıkan bir de çizgi romanlardan söz etmek gerekir. Çocukluğumuzun Tom Miks, Zagor, Kaptan Swing ve Teksas’larının hala varlıklarını sürdürdüklerini Kitap fuarında görmek hoş geldi. Bu işi ciddiye alarak sürdüren çok sayıda yayınevi var, bunların başında İthaki ve Oğlak yayınları geliyor. Bir de sanatsal değeri olan bir takım çizgi romanlar daha var ki, onlar çok daha ender çıkıyor okurların karşısına. Çizgi roman denildiğinde hala çocuk kitapları geliyor akla ilk başta, oysa bu tür pornografikten maceraya, masallardan klasiklere çok geniş bir yelpazede türler sunabilir. Geçtiğimiz yıl nitekim çizgi romanın albenisini keşfeden yayınevleri oldu. İlk başta “Macbeth” “Madame Bovary” gibi klasikleri hoş çizimlerle sunan NTV yayınları oldu. Bu kitaplar özellikle gençleri kitaplara yakınlaştıracak, yeni okurlar kazandıracak yapıtlar olarak görülebilir.

Yeni yılda, şık ve güzel kitapların artması umuduyla, hepinize şık ve güzel bir yıl diliyorum.

(Bu yazı, Dünya gazetesinin Ocak ayı Kitap ekinde yayımlanmıştır.)

Hiç yorum yok: