30 Nisan 2008

Murathan Mungan "Kadından Kentler"


1980’li yıllarda üniversitede öğrenciyken ilk kez karşılaştırmalı edebiyat deyimini duymuştum. Henüz benim okuduğum üniversitede öyle bir bölüm kurulmamıştı ama bölümler arası ortak dersler bütün öğrenciler gibi benim de ilgimi çekiyordu. Fizik ve tarih bölümlerinden iki hocanın açtığı bilim tarihi dersi, teoloji bölümünden doğu dinleri uzmanı bir profesörün edebiyat bölümündeki dersi, sinema ve edebiyat bölümlerinin ortaklaşa düzenledikleri dersler derken, baktım en zevk aldığım ve en çok şey öğrendiğim dersler bunlar olmuştu. Farklı disiplinlerin birbirlerinin pencerelerinden bakmaları, her konuya zenginlik getiriyordu.
Sanatlara geniş açılardan bakmak, insanın dünya görüşünü de zenginleştiriyor. Bugün biliyoruz ki, bir metni (ya da bir öyküyü, şiiri, romanı) okumak aynı zamanda kültürel, tarihsel ve linguistik bağlamlar kurmayı gerektiriyor. Metin kendi dışında birçok şeye bağlantılı olduğu gibi, okur da birçok şeye bağlantılı olduğu için, her okumayla metin çoğalıyor.
Geçtiğimiz hafta böylesi bir metin çoğalmasına Santralİstanbul’da bulunan birçok kişiyle birlikte ben de tanık oldum. Murathan Mungan’ın son öykü kitabı Kadından Kentler muhteşem bir dekorda, kadın sanatçılar tarafından okunduğunda, öykülerin üzerine yeni bir katman oluşmuştu.
Öykülere ilk katmanı mekan oluşturuyordu. Santral İstanbul, aslında bu çok kadınsı öykülere, fazla erkeksi bir dekordu belki. Etraftaki dev metal objeler, borular ve beton, bilinçli olarak bir yabancılaşma yaratmıştı. Murathan Mungan, özellikle mekan yaratma konusunda çok yetenekli bir yazardır, Kadından Kentler’de de sadece Anadolu kentlerini feminen özellikleriyle ele almakla kalmamış, evlerin dekorlarını, giyimleri tüm kadınsılıklarıyla yansıtmıştı.
İğneoyaları, suzeniler, sarmalar, mürveriğneleri, civankaşları gibi dantellerin başrolde olduğu öyküler bunlar. Anlatılan kadınlar çok geniş bir yelpazede çeşitlilik gösteriyor. Çeyizlerini hazırlayan genç kızlardan adli tıp doktorunun makyajına dek, çok farklı kadınların farklı yaşamları belli noktalarda buluşuyorlar.
Santral İstanbul’daki okuma gecesinde öykülere ikinci bir katmanı ise okumalar gerçekleştirdi. Her öykü sanki onların okumasıyla yeni bir boyuta geçti. Sezen Aksu, Derya Alabora, Ayla Algan, Müjde Ar, Suzan Avcı, Arsen Gürzap, Nedret Güvenç, Başak Köklükaya, Jülide Kural, Türkan Şoray, Macide Tanır, Bennu Yıldırımlar’dan oluşan sanatçılar, tam da kendi kişiliklerine uyan kadınların bulunduğu öyküleri seslendirdiler.
Kadından Kentler on altı öyküden oluşuyor. Her bir öykü bir ya da birkaç kadının portresini çiziyor ve ayrıca her öykü Anadolu’nun farklı bir şehrinde geçiyor. Hemen hepsi kentsoylu kadınlar fakat farklı yaşlarda, farklı sosyal konumlarda ve farklı kültürlere sahipler. Kitabın son öyküsünde, İstanbul Esenler otogarında bir an için – ama farkında olmadan – aynı mekanda bulunuyorlar. Buradan kalkan ve buraya gelen otobüslerin içlerindeki kadınlar sanki bu öyküler boyunca incecik ipliklerden dantel örüyorlar. Orta noktasında İstanbul Esenler otogarının bulunduğu bir dantel Mungan’ın öykülerle ördüğü.
Bu kadınlar gibi, Santral İstanbul’da öyküleri de farklı kadınlar okudular. Okudukları öyküleri kendileri mi seçtiler bilemiyorum, ama sanki hepsi okudukları öykülere kendi kişiliklerinden bir şeyler kattılar.
Murathan Mungan büyük bir keyifle okunan, koca bir dantel çıkarmış ortaya. Anlatılan kadınların hepsi gerçek, hepsi canlı tablolar olarak duruyorlar karşımızda, ayrıca her birinin yaşadığı şehir (ya da birkaç şehir birden) o kadının oluşumunda önemli bir rol oynuyor. Mungan bu kitabıyla, “erkek millet” denilen Anadolu halkının en kadınsı yönünü sunuyor bize. Bütün Anadolu şehirlerinin sokaklarında seyrek görülen kadınların hikayelerini anlatıyor.

Kadından Kentler / Murathan Mungan / Metis yayınları / 2008 / 290 sayfa.


(Bu yazı 29 Nisan 2008 tarihinde Taraf Gazetesinde "Ars Poetika" köşesinde yayımlanmıştır.)

Hiç yorum yok: